A. Kemal KAŞKAR –
Bölgemizdeki termik santrallara kömür temini için köylerinin kamulaştırmalarla kömür ocağı haline getirilmesine karşı duran ilçemiz İkizköy, Çamköy ve Karacahisar köyleri ile Yatağan Turgut’tan vatandaşlarımızın geçen hafta TBMM’de gerçekleştirdikleri temasların ardından düzenlenen ve CHP Muğla Milletvekilleri Mürsel Alban, Süleyman Girgin, Burak Erbay ve İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun’un da katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulunan ve Karacahisarlı olan CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, yapılan bazı çalışmaların, geçen 35 yılda üç santralden kaynaklanan hava kirliliğinin geniş bir coğrafyada 45 binin üzerinde insanın erken yaşta ölümünden sorumlu olduğunu gösterdiğine dikkat çekerek, “Özelleştirme sonrası santraller ve madenler kâr uğruna 25-30 yıl daha çalıştırılırsa, Muğla’da yaşanan felaket katbekat büyüyecek. İleri teknolojik çevre yatırımları yapılsa bile yılda iki yüz civarında insanımızın ölmesine yol açmaya devam edecek” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“7 bin hektarlık alanda yapılan açık ocak linyit madenciliği yüzünden binlerce hektar orman yok edildi. Engel olunmazsa, İkizköy-Çamköy-Karacahisar köylerimizin ortasındaki 90 hektarlık yaşlı bir doğal kızılçam ormanı daha birkaç ay içinde yok olacak. Bugüne kadar toplam sekiz köyümüz yok oldu, binlerce köylümüz yerinden oldu, mecburen şehre göç etti. Bunların bazıları birden fazla kez taşındı. Şimdi de burada toplanan hemşerilerimizin köyleri, zeytinlikleri, tarlaları-bahçeleri; dolayısıyla geçimleri, hayatları, geçmişleri, kamulaştırma ile yok olma tehdidi altında. Milas’ın Çamköy, İkizköy ve Karacahisar; Yatağan’ın Turgut köyleri yok olacak.
Biz Muğlalılar, artık, ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ diyecek halde olmadığımızı biliyoruz. Kömür maden sahaları büyüdükçe, İkizköy, Karacahisar, Çamköy köylerimizin çevresindeki su kaynaklarının yok olduğunu, devasa miktarlarda suyun santraller tarafından tüketildiğini biliyoruz. Bu gidişe dur denmezse, yakın gelecekte Bodrum’un, Güllük’ün, Milas havaalanının ve çevresinin su sıkıntısı yaşayacağı, tarım ve kentsel kullanım için su bulamayacağımız ortada. Hayatlarımızı söndüren, geleceğimizi karartan gidişata artık ‘dur’ denmek zorunda.
Çocuklarımızın temiz hava soluma, yeşillik içinde büyüme, köylerimizi, tarımı, yaşam biçimlerini ve kültürlerini sürdürme haklarını ellerinden almayın. Ekonomi, çevre, sağlık gibi çok çeşitli yönlerden ülke ve insan yararına olmayan kömüre dayalı enerji üretim politikasından vazgeçilmelidir. Ekonomik açıdan bakıldığında, kârlı olmayan, kamu destekleriyle ayakta kalmaya devam eden enerji üretim şirketleriyle yüz yüzeyiz. Bu sektörde yer alan şirketler, ülkemizin en yüksek borçluluk oranına sahip, iflasın eşiğine gelmiş şirketler. Kamunun, hepimizin kaynaklarını bu şirketleri ayakta tutmaya harcamayın. Düşük kalorili kömürle enerji üretimini bırakıp rüzgar, güneş ve diğer alternatif enerji üretimine planlı bir şekilde geçiş yapmamız gerekiyor.”